Okul hayatını birkaç on yıl önce geride bırakan bizler Maslow Hiyerarşi Üçgeni ile büyüdük, bu üçgen iş hayatının belirli dönem ve fonksiyonlarında hatırlamansı gereken önemli bir kriterdi! Maslow derki;
1. İnsan davranışları kendisinin belirli gereksinmelerini gidermeye yöneliktir.
2. Kişi gereksinimleri öncelik sırasına konabilir. Buna göre, alt düzeydeki bir gereksinim belli ölçüde karşılanmadıkça birey, bir üst düzey gereksinmeyi karşılamaya yönelmez.
Kişinin gereksinimleri öncelik sırası ile en alttan yukarı doğru;
1. Temel fizyolojik gereksinimler
2. Güvenlik gereksinimi
3. Sosyal gereksinimler
4. Saygınlık gereksinimi
5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi.
Ancak henüz daha bir nesil sonra çoğumuzun ve özellikle yeni nesilin hayata bakış açısında Maslow Hiyerarşi Üçgeni artık yeterli olmuyor. Hayatımızın anlamını bu üçgene bir türlü sığdıramıyoruz. Hep birşeyler yanlış veya eksikmis gibi geliyor, kendini gerçekleştirme katmanı bir türlü oturmuyor, öğrenmeye aç yaşıyoruz, okuyoruz okuyoruz yetmiyor, enerji seansları, meditasyonlar, nefes terapileri, özel eğitimler bir türlü cevabını bulamıyoruz. Yoksa üçgen artık şekil mi değiştiriyor!
Zira bir şeylerin farklı olması gerektiğine, şu anki yaşamın bizi tatmin etmediği ve bir çok soruna da çözüm olmadığı gibi daha fazla kaos getirdiği düşüncesindeyiz.
Bu noktada kendini gerçekleştirme safhasında daha fazla içimize dönüp, ‘ben ne istiyorum’, ‘hayatım ne kadar anlamlı’, ‘nasıl anlamlı olmasını sağlayabilirim’ konusunda ciddi mesai harcıyoruz. Yaşamı farklı algıladığımız, hayata bildiğimizden farklı baktığınız bir kırılma noktası oluşuyor. İlişkilerimiz değişiyor, beklentilerimiz, hırslarımız, işlerimiz değişiyor.
Daha fazla bana, daha çok benim dediğimiz, daha çok güç, daha fazla para, daha mükemmeli noktasından; daha mutlu, daha huzurlu olma, yaşama anlam katma farklılık getirme ve kitleleri de bu bilince çekebilmek için topluma insanlığa ve gezegene hizmet etmek amaçlı çalışmak istiyoruz.
Kısacası, dünyayı daha yaşanabilir daha mutlu noktaya çıkarmayı hedefliyoruz. Sonra ne mi oluyor! Özel hayatlarımızdaki değişimleri bir yana bırakarak sadece birkaç örnek vermek gerekirse; İşlerimizden eski tatmini almamaya başlıyoruz, işlerimizden ayrılmayı ve gerekirse bireysel çalışmayı tercih ediyoruz, kurum performansları düşüyor, takımlar eskisi gibi çalışamıyor…
Aslında halihazırda bunların hepsini yaşıyoruz.
Sürdürülebilirlik temelli iş modeli, kuruma ve yaptığı işe anlam katan, dünyayı yaşanabilir hale taşımak için kurum katkılarını net bir şekilde anlatan tek iş yapma stratejisidir.
Asıl en ilginci ise yeni nesilin özellikle iş dünyası için önem taşıyan bir kitlesi bu bilinç ile doğuyor. Yani Maslow üçgenin tepesinde* ! Üniversiteden yeni mezun olmuş coğu genç çalışacak kurumsal yapılara iş başvurusuna bulunmadan önce neden orada çalışması gerektiğini sorgulayarak başvuruyor. Kurumsal yapılarda olmamayı rahatça tercih edebiliyor. Aradıkları para, kariyer, mevkiden çok şirketin kendilerine ve başkalarının hayatlarına ne kadar değer verdiği ve anlam katabildiği!
Peki kurumlarda durum aynı mı? Kuruluş gününden bu yana finansal kazanımların hep ilk sırada olduğu kurumlarda yaşam çok da yeni nesilin beklediği gibi değil. Bugün kurumsal yapılar yeni nesil yetenekler ile çalışmak istiyorlarsa, çalışanlarına neden onlarla olmalarının önemli olacağını net bir şekilde anlatmak durumundalar. Sadece kurumun adı, sağladığı haklar sektörün çekiciliği statü ve benzeri cazibe alanları artık uzun vadede özellikle yetenekli çalışanları kurumsal yapılarda tutabilmek için yeterli değil! Kısacası ne yaptığınız veya sattığınız değil, nasıl yaptığınız artık çok daha önemlidir.
Zira genç nesiller daha anlamlı işlere imza atarak daha mutlu olacakları yerleri tercih ediyorlar ya da bu ortamları kendileri yaratıyorlar.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK anlayışının kuruma entegrasyonu bu nedenle çok hassas ve önemlidir. Sürdürülebilirlik temelli iş modeli, kuruma ve yaptığı işe anlam katan, dünyayı yaşanabilir hale taşımak için kurum katkılarını net bir şekilde anlatan tek iş yapma stratejisidir.
Sevgiyle kalın.
* Bu noktada nesiller ve yaşam şartları ve daha birçok açılım incelemesi yapmak gayet mümkün. Zira ihtiyaçların maddi ve manevi tatmin edilebildiği aile/toplum/ülke vb bir ortama doğmuş olmak, Maslow üçgenindeki basamakları atlayarak hayata daha yukarıdan başlayabilmek imkanını sunabiliyor. Ancak yazımızın konusu iş dünyası ve yetenekler olduğu noktada Maslow üçgeninin genelde üst kademelerinde doğmuş olan nesilden bahsediyoruz !
#sustainability #hr #meaning #generationy #newbusiness #talent